A) Plazma hücresi (plazmasit). Normalde ÇK’ da görülmez. Kİ ve lenfoid dokularda bulunur. Sitoplazma poliribozomlardan (RNA) zengin olduğundan koyu bazofilik boyanır ve vaküollüdür. Olgunlaştığı halde sitoplazmanın bazofilisini yitirmediği tek kan hücresidir. Sitoplazmanın çekirdeğe yakın bölümünde Golgi aygıtına uyan daha açık boyanmış yarım ay şeklinde bir alan seçilir. Çekirdek hücrenin ortasında olmayıp bir kutbuna doğru çekilmiştir (eksantrik çekirdek). Çekirdek kromatini yer yer daha koyu boyanan topaklaşmalar oluşturur. İmmunoglobulinler (Ig) plazma hücreleri tarafından yapılır ve salgılanır.
B) Mast hücresi (mastosit). Dokularda bulunur. Yoğun bazofil granüller çekirdek dışında kalan sitoplazmayı tıka basa doldurursa da, bazofil parçalının aksine, çekirdeği örtmez. Mast hücresi granüllerinin morfolojisi, içeriği ve işlevleri yönünden ÇK’ daki bazofil parçalılara benzerse de, bu hücrelerden türemedikleri son yıllarda anlaşılmıştır. Kİ’ deki CD34 (+) multipotent kök hücrelerden türeyen öncüler, iliği terkederek bağ dokusu ya da mukozalarda mast hücresi yönünde farklılaşırlar. Bazofil parçalı ise olgunlaşmasını Kİ’ de tamamlar ve mast hücrelerinde bulunmayan İL3 reseptörünün alfa zincirini taşır. Oysa mast hücresinde bulunan SCF (stem cell factor) reseptörü KIT bazofil parçalılarda yoktur ya da çok zayıf bir anlatım (ekspresyon) gösterir. Almancada “die Mast” semizletici besin, yem anlamına gelir. Bu hücreleri ilk kez 1878’de doktora tezinde tanımlayan Paul Ehrlich, bazik boyalarla farklı (menekşe rengi) boyanan (metakromatik) iri granüllerin çevredeki diğer hücreleri beslediğini düşünmüştür.
C) Morfolojik yönden karıştırılabilecek üç ilik hücresi bir arada görülüyor: plazma hücresi (pla), lenfosit (lenf) ve polikromatofil eritroblast (pol).
Retikulum hücresi (retiküler hücre) ve Makrofaj. A) Retikulum hücresi (Kİ). Sitoplazma soluk boyanır. Yayma sırasında sitoplazmanın uzantıları çoğu kez parçalandığından hücre sınırları düzensiz görünür ya da seçilemez. Sitoplazmada azürofil boyanan tanecikler bulunabilir. Soluk boyanan yuvarlak ya da oval çekirdek ağ görünümünde gevşek kromatin yapısındadır. Çekirdek içinde sınırları belirgin, mavi boyanan, genellikle bir, kimi kez birkaç nükleol yer alır. B) Makrofaj (Kİ). Gene retiküler bir çekirdek. Nükleol sınırları belirgin. Mavi-gri ya da soluk boyanmış, hatta renksiz sitoplazmada fagositoz artıkları var. HBG sentezi için gerekli demiri alacak eritroblastlar makrofajı çevrelemişler (eritroid adacık). Makrofaj adeta onları emziriyor(sütnine makrofaj).
Deniz mavisi (İng sea blue) histiosit. “Histiosit” eski bir terimdir. Günümüzdeki “makrofaj” ile eş anlam taşır. Patolojik durumlarda karşılaşılan deniz mavisi histiositlerin sitoplazmalarında MGG ile mavi ya da lacivert boyanan çok sayıda granül bulunur. Hepatosplenomegali, lenfadenomegali, trombositopeni ve siroza kadar gidebilen karaciğer işlev bozukluğu ile kendini gösterebilen idyopatik şekli çok nadirdir (sea-blue histiocyte syndrome). Sekonder olgulara ise sık rastlanır. Kİ’de hematopoetik hücre yapımı ve yıkımının arttığı durumlarda (örn KML, MDS, kronik ITP, lenfoma, konjenital nötropeni), total parenteral beslenmede, Niemann-Pick hastalığının B tipinde, virüs hastalıklarında, hiperlipidemilerde ve bazı ilaçlara bağlı olarak (ör. valproat) bu tür makrofajlar görülebilir. Hücre çekirdeği çoğu kez bir kenara itilmiştir. Sitoplazmada ayrıca vaküoller ve fagositoz artıkları bulunabilir. Mavi granüller lipofusin (lipofuscin) ya da seroid (ceroid) içerirler. Yukardaki mikrofotolar MDS’li bir hastanın Kİ’ den hazırlanmıştır. Deniz mavisi histiositler iliğin ileri derecede hücreden zengin (hiperselüler) olduğu MDS olgularında görülür.
Kemik dokusu hücreleri. Kİ yaymalarında osteoblast ve osteoklastlara hücreden fakir iliklerde ve çocuklarda daha sık rastlanır. A) Osteoblastlar tek tek durmazlar, metastazlı kanser hücreleri gibi topluluklar yaparlar. Bazofilik sitoplazmaları ve eksantrik çekirdekleri plazma hücrelerini andırırsa da, osteoblast daha büyüktür ve çekirdeği kısmen hücre dışına çıkmış gibidir. B) Osteoklast çok çekirdekli bir dev hücredir. Megakaryositten farklı olarak tüm çekirdekler birbirlerinden ayrı durur. Oysa megakaryositte loblaşmış tek bir çekirdek vardır (poliploidi).
Kİ’ de osteoklastlar. Osteoklast çok çekirdekli bir dev hücredir (çapı >100 μm). Genellikle hücrenin çevresine yakın yerleşmiş, birbirlerine benzeyen yuvarlak ya da ovalimsi çekirdekler tek nükleollüdür. Sitoplazma oldukça granüllüdür. Osteoklast hema-topoetik (kan yapıcı) dev hücre megakaryositle karıştırılmamalıdır. Megakaryositten farklı olarak, çekirdekler birbirlerinden ayrı durur. Oysa megakaryositte loblu, büyük tek bir çekirdek söz konusudur. Osteoklastlar monosit-makrofaj kökenlidirler. Kemiğin yeniden şekillenme (remodelling) sürecinde kemik dokusunu eritici etki gösterirler. Doğuştan eksiklikleri osteopetroz (mermer kemik hastalığı)’ na yol açar. Otozomal resesif (çekinik) geçen infantil tipinde ilik boşlukları daraldığından kısa sürede pansitopeni, ekstramedüller hematopoez ve splenomegali gelişir. Başarılı olabilen tek tedavi yöntemi 4 yaşından önce yapılması gereken HLA-uyuşur allogeneik Kİ aktarımıdır.